ANLATIM
|
Müslümanların ibadet
etmek amacıyla toplandıkları büyük yerlere cami, küçük yerlere ise mescit
denir. Caminin sözlük anlamı, toplayan, toplayıcı demektir. Müslümanların
ibadet yapmak için toplandıkları yer camilerdir. Camiler, İslamiyetin
icaplarını, emir ve yasaklarını öğretmek ve bunlara uyulmasını sağlamak için
kullanılır.
Camiler, İslamiyetin
icaplarını, emir ve yasaklarını öğretmek ve bunlara uyulmasını sağlamak için de
kullanılır. Camide beraberce yapılan ibadet, yalnız başına yapılandan daha
kıymetli ve daha sevaptır.
Türkiye’de görülen
camiler genellikle büyük bir alanda yapılmışlardır. Osmanlılar zamanında
yapılan camiler üç ana bölümden meydana gelmiştir. Bu üç ana bölüm; 1) Dış
avlu, 2) İç avlu, 3) Caminin içi, namaz kılınan kısmı (kubbe altı veya
sahın)dır.
1. Dış avlu:
İç avlu ve sahını
çevreler. Etrafı pencereler açılmış taş duvarlarla çevrilmiş ve pencerelerine
demir parmaklıklar takılmıştır. Bu avluya girişi sağlamak için çeşitli
yerlerine kapılar açılmıştır. Bu dış avlular Selatin Camilerinde, yani
padişahların yaptırdığı camilerde çok büyük olup, zemini topraktır ve üzerinde
kaldırım döşeli ince yollar vardır. Hem gölge yapmak hem de binaya güzellik
kazandırmak için bazı yerlerine ağaçlar dikilmiştir. Dış avluda türbelerin, mezarların
bulunduğu yer vardır ki, buraya "hazire" denilir.
2. İç avlu:
Cami binasına bitişik
ve kıblenin ters yönüne gelen tabanı mermer döşeli ve etrafı pencereli yüksek
duvarlarla çevrili kısımdır. Bu avlunun iç tarafında sütunlu revaklar vardır.
Revakın iki sütun arasında kalan her bölümünde demir parmaklık takılmış,
genellikle ahşap kapakları bulunan pencereler açılmıştır. Revakın bulunduğu
kısım, iç avluyu dört tarafından çepeçevre dolaşır ve yüksekçe bir seki
şeklinde olup zeminden yüksektir. Cami ile birleşen taraftaki kısmına ise, son
cemaat yeri denir. İç avlunun ortasında cemaatin abdest alması için yapılmış
bir şadırvan bulunur.
Şadırvan: Üstü çadır
şeklinde bir dam veya bir ahşap kubbe ile örtülü yüksek mermer bir havuz olup,
içinde bir fıskiyeden veya lüleden akan sular toplanarak dış tarafında sıra ile
takılmış musluklardan akar. Caminin iç avlusunda cemaatin abdest alması için
yapılmıştır.
3. Caminin içi, kubbe
altı veya sahın:
Camiler, bina olarak
Mekke’ye, yani Kabe istikametine yöneltilmiştir. Üstü büyük kubbe ile örtülü
olan mekana "kubbe altı" veya "merkez sahın" denir. Merkez
sahının köşesinde, Kur’an-ı kerim okumak için biraz yüksekçe olarak yapılmış
yerlere ise "sofa" adı verilir. Büyük kubbe, mimari duruma ve
büyüklüğüne bağlı olarak paye ve sütunlar üzerine oturur. Sahınların zemini
mermer döşelidir. Buralarda namaz kılınacağı için üzerine halı serilir. Bazı
yan sahınların yanlarında kapılar vardır. Cemaat dış avludan caminin içine bu
kapılardan direk olarak girebilir. İlk Osmanlı camilerinde merkezi sahının
ortasında genellikle bir havuz bulunur, ya bu havuzun üstünde veya merkez
sahının herhangi bir yerinde yüksekçe bir mahfil yer alır. Bu mahfil
müezzinlerin kullanmaları içindir. Bu sebepten dolayı "müezzin mahfili"
denilir.
Mihrap: Cami, mescit ve
namazgahlarda kıble istikametini gösteren ve imamın cemaat önünde durarak namaz
kıldırdığı yere denir. Mihraplar genellikle oyuk bir hücre şeklinde yapılırlar.
Namazgahlarda bu mihrap yeri dikili bir taşla gösterilir. Mihraplar, caminin
mimari durumuna uygun olarak sade veya süslü olarak yapılırlar.
Minber: Camilerde
üzerine hatibin çıkıp hutbe okunmasına mahsus merdivenli yüksek kürsüye denir.
Kürsü: Camilerde, vaiz
ve ders vereceklerin oturmasına mahsus, üstüne birkaç basamaklı bir merdivenle
çıkılan seyyar veya sabit sedire denir. Bunların üstü oymalarla süslü, ağaçtan
taht gibi yapılmış olan yerlerine bir minder konulur. Önlerinde kitap koymaya
mahsus rahleler vardır. Bunlar genellikle tahtadan oymalı ve sedefli olarak
gayet süslü yapılırlar. Bazı camilerde mermerden yapılmış olanları da vardır.
Camilerin başlıca eşyasından birini meydana getirir ve her camide bir iki tane
bulunur. Camilerde bulunan bu kürsülere vaaz kürsüsü denir.
Minare: Caminin
bitişiğinde, ezan okumak ve ezanı civara duyurmak için ince bir kule şeklinde
bir veya birkaç şerefesi bulunan yüksek yapı. Yeni minareler genellikle taştan
yapıldıkları gibi tuğladan ve ahşaptan yapılanları da vardır.
Minare en alt
kısmından başlamak üzere şu kısımlardan meydana gelir: Kürsü, pabuç, gövde,
şerefe, petek, külah ve alem. Minarenin içindeki merdivenle şerefeye çıkılır.
(turkcebilgi.com dan alınan bu bilgiler seviyeye göre yeniden düzenlenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.