Powered By Blogger

20 Mayıs 2014 Salı

Oruç ve Şartları, Orucu Bozan ve Bozmayana Haller, ders ve çalışma notu (KIYMET UZUNKAYA)

Oruç ve Şartları, Orucu Bozan ve Bozmayana Haller Orucun Vakti: Orucun vakti, ikinci fecirden güneşin batmasına kadar olan süredir.
 Orucun Farz Olmasının Şartları:     1- Müslüman Olmak:     2- Erginlik Çağında ve Akıllı Olmak:     3– Oruç tutmaya gücü yetmek ve mukim olmak: Orucun Sıhhatinin Şartları: Orucun sahih olması için üç şartın bulunması gerekir. Hayız ve nifaslı bulunmamak, niyet ve orucu bozan hallerden uzak olmak.
 Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Özürler: Aşağıdaki sebeplerden dolayı oruç tutmamak veya tutulmuş bir orucu açmak mubahtır. 1) Sefer-Yolculuk: Ramazanda en az üç günlük, yani on sekiz saatlik bir yere gidecek kimse geceden oruca niyet etmeyebilir. 2) Hastalık: Bir kimse oruç tuttuğu takdirde ölmekten veya hastalığının artmasından veya uzamasından yahut aklının gitmesinden korkarsa, oruç tutmayabilir veya tutmakta olduğu orucu açabilir. Daha sonra iyi olunca bunu yalnız kaza eder. 3) Gebelik ve çocuk emzirmek: Ramazan'da gebe veya emzikli olan kadınların kendilerine yahut çocuklarına bir zarar gelmesinden korkmaları halinde oruç tutmamaları mübahtır. Daha sonra kaza ederler. 4) Yaşlılık:  Yılın bütün mevsimlerinde oruç tutmaktan aciz olan çok yaşlı erkek ve kadınların oruç tutmamaları icmâ ile caizdir. Bunların oruçlarını kaza etmeleri de gerekmez. Çünkü oruç tutabilecek durumda değildirler. Bunların tutamadıkları her gün için bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir. 5) Düşmanla cihad: Ramazan ayında düşmanla savaşacak olan bir İslâm askeri, düşman karşısında zayıf düşeceğinden korkarsa oruç tutmayabilir. kendisine yalnız kaza gerekir. 6) Hayız ve nifas hali: Bir kadın Ramazan'da  âdet görmeye başlasa veya çocuk doğursa orucu bozulmuş olur. Artık âdet günlerinde ve lohusa bulundukça oruç tutması caiz olmaz.
Orucu Bozduğu Halde Yalnız Kazayı Gerektiren Durumlar: 1) Beslenme veya tedavi olma, amacı taşımayan bir şeyi vücuda girdirmek orucu bozar ve yalnız kazayı gerektirir. 2 ) Oruçlu kimsenin bir gıda maddesini veya bir ilâcı şer'î özür sebebiyle alması yalnız kazayı gerektirir. Hastalık, yolculuk, ikrâh, hata, ihmal veya şüphe şer'î özürlerdendir. Bu durumlar sebebiyle yemek yemek veya orucu bozacak şekilde ilâç kullanmak kazayı gerektirir, keffaret gerekmez. 
Orucu Bozup Hem Kaza Hem Keffâret  Gerektiren Durumlar : 1) Şer'î bir özür olmaksızın gıda veya gıda özelliği taşıyan her türlü maddeyi bilerek almak. 2) Cinsî münasebet 
ORUCU BOZMAYAN DURUMLAR: 1) Unutarak yemek, içmek veya cinsel temasta bulunmak. 2) Bir kimse cünüp olarak sabahlasa ve cünüplük gün boyunca devam etse de orucu bozmaz. 3) Göze ilâç damlatmak veya sürme çekmek orucu bozmaz. 4) Kan aldırmak veya hacamat yaptırmak orucu bozmaz. 5) Su ile ıslatılmış olsa bile oruçlu iken misvak kullanmak – diş fırçalamak orucu bozmaz. 6) Ağza ve buruna su vererek çalkalamak ve sümkürmek orucu bozmaz. 7) Serinlemek için yıkanmak, yüzmek orucu bozmaz. 8) Dedikodu yapmak, yalan söylemek vb bir haramı işlemek orucu bozmaz. Ancak bunları yapan günahkâr olur. 9) Boğaza duman veya un, toprak yahut kum tozları, sinek veya ilâçların tadının girmesi, eğer oruçlunun kendi isteği ve zorlaması ile olmamışsa orucu bozmaz. 10) Diş çektirmek de orucu bozmaz. Ancak kan veya ilaçtan hiç bir şeyi yutmamak gerekir. 11) Dişler arasında kalan nohut tanesinden az olan yemek kalıntılarını yutmak 12) İğne yaptırmak Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre orucu bozmaz. 13) Gül, çiçek, esans, misk gibi güzel kokuları koklamak orucu bozmaz. 
Orucun Kazası: Ramazan'dan bir veya daha fazla gün oruç tutmayan kimselerin bunları kaza etmeleri gerekir. Tutmama, hastalık, yolculuk, hayız, nifas ve benzeri özürler sebebiyle, yahut kasden veya yanılarak niyeti terk etmek sûretiyle olabilir.  Oruç Keffâreti: Ramazan orucunu bilerek ve özürsüz olarak bozan bir mükellefin müslim veya gayri müslim bir köle veya cariye azat etmesinden, buna gücü yetmezse iki ay peşpeşe oruç tutmasından, buna da gücü yetmezse altmış fakire yemek yedirmesinden ibaret bir keffâret çeşididir.  
Oruç Fidyesi: Hiç bir şekilde oruç tutmaya gücü yetmeyenlere fidye vermek vacip olur. Bunlarda çok yaşlı veya iyileşme ihtimali olmayan hasta kimslerdir. Bu gibi kimseler oruç tutmayarak her gün için bir yoksulu doyururlar veya fidyeyi nakit para yahut mal olarak verebilirler.

Peygamber Efendimizin Hz. Muhammed'in Kısaca Hayatı (Özeti), ders ve çalışma notu(KIYMET UZUNKAYA)

Peygamber-Efendimizin-Hz-Muhammedin-Kisaca-Hayati-Ozeti

Allah'ın Sıfatları ve Anlamları, ders ve çalışma notu (KIYMET UZUNKAYA)

Allah'ın Sıfatları ve Anlamları Her Müslümanın, Allah'ın bütün kemâl sıfatlarına sahip, noksan sıfatların hepsinden de uzak olduğuna inanması farzdır. 
TENZİHİ ve SELBİ SIFATLAR Vücûd Kıdem Beka Muhalefetün lil-havâdis: Kıyam Bi-nefsihî Vahdaniyet 
ZÂTÎ ve SÜBÛTÎ SIFATLAR Hayât İlim İrâde Kudret Tekvin Sem' ve Basar Kelâm Vücûd Bu sıfat, Allah Teâlâ'nın vâr olduğunu ifâde eder. Allah Teâlâ'nın varlığı başka bir varlığa bağlı olmayıp, zâtının îcabıdır. Yani vücûdu, zâtıyla kaimdir ve zâtının vâcib bir sıfatıdır. Bu sebeble Hak Teâlâ'ya Vâcibü'l-Vücûd denilmiştir. Bâzı Kelâm âlimleri, Vücûd sıfatına, sıfat-ı nefsiyye adını vermişlerdir. Vücûd'un zıddı olan adem (yok olma) Allah Teâlâ hakkında muhaldir. Allah'ın yok olduğunu iddiâ etmek, kâinatı ve içindeki varlıkları inkâr etmeyi gerektirir. Çünkü her şey'i yaratan ve vâr eden O'dur. Kıdem Kıdem, Allah Teâlâ'nın varlığının başlangıcı olmaması demektir. Allah Teâlâ kadîmdir, ezelîdir. Yani önce yok iken sonradan vâr olmuş değildir. Geçmişe doğru ne kadar gidilirse gidilsin, Cenâb-ı Hakk'ın vâr olmadığı bir an, bir zaman, tasavvur edilemez. Aslında zaman ve mekânı yaratan da O'dur. Allah Teâlâ zaman ve mekân kayıtlarından münezzeh, ezelî ve kadîm bir Zât-ı Zülcelâldir. Kıdem'in zıddı olan hudûs (sonradan olma, belli bir zamanda yaratılma) Allah Teâlâ hakkında muhaldir. Beka Beka, Allah Teâlâ'nın varlığının sonu olmaması, daima var bulunması demektir. Allah Teâlâ'nın varlığının başlangıcı olmadığı gibi, sonu ve nihayeti de yoktur. O hem kadîm ve ezelî, hem de bâki ve ebedîdir. Zâten kıdemi sâbit olan bir varlığın, bekası da vâcib olur. Beka'nın zıddı fena, yani, bir sonu olmaktır. Bu ise, Allah Teâlâ hakkında muhaldir. Muhafeletün lil-Havâdis Allah'ın, sonradan vücud bulan varlıklara benzememesi demektir. Allah Teâlâ ne zâtında, ne de sıfatlarında kendi yarattığı varlıklara benzemez. Biz Allah'ı nasıl düşünürsek düşünelim, O, hâtır ve hayâlimize gelenlerin hepsinden başkadır. Çünkü hâtıra gelenlerin hepsi hâdis, yani, sonradan yaratılmış, yok iken vâr edilmiş şeylerdir. Allah Teâlâ ise, vücûdu vâcib, kadîm ve bâkî, her şeyden müstağnî, her türlü noksandan uzak, bütün kemâl sıfatlara sahip olan İlâhî ve mukaddes bir zâtdır. Şübhe yok ki, böyle yüce bir Zât, önce yok iken sonra vâr olan, bil'âhare tekrar zeval bulan varlıklara benzemez. Nitekim Cenâb-ı Hak kendi zâtını Kur'ân-ı Kerîm'de: arapça var. "Onun "Hak Teâlâ'nın) benzeri yoktur. O, her şey'i işitici ve görücüdür" (Şûra 11) sözleriyle tavsif etmiştir. Peygamber Efendimiz de (asm) bu mânayı te'yiden: "Her ne ki senin aklına geliyor, işte Allah Teâlâ onun gayrısıdır" buyurmuştur. Kıyam Bi-nefsihî Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Mevcudatın hepsi, sonradan vücuda gelmiştir. Bu sebeble de bir Yaradana ve bir mekâna muhtaçdırlar. Buna mukabil her şeyin yaratıcısı olan Allah Teâlâ'nın vücûdu, zâtının gereğidir ve varlığı hiçbir şey'e muhtaç değildir. Şayet Allah da vâr olabilmek için başka bir varlığa muhtaç olsa idi, O da mahlûk olur ve her şey'in Hâlikı ve başlangıcı olmazdı. Halbuki O, her şey'in Hâlikı ve yaratıcısıdır. O'ndan başka her şey mahlûktur. Hâlık ise, mahlûkuna asla muhtaç olmaz. Vahdaniyet Vahdaniyet, Allah'ın bir olması demektir. Vahdaniyet, Allah Teâlâ'nın kemal sıfatlarının en önemlisidir. Çünkü bu sıfat, Allah Teâlâ'nın zâtında, sıfatlarında, fiillerinde bir olduğunu; saltanat ve icraatında ortaksız bulunduğunu ifade etmektedir.
 ZÂTÎ ve SÜBÛTÎ SIFATLAR Hayât Cenâb-ı Hakk'ın hayat sâhibi olması, hayat sıfatiyle muttasıf bulunması demektir. Cenâb-ı Hak hakkında vâcib olan bu sıfat, mahlûkatta görülen ve maddenin ruh ile birleşmesinden doğan geçici ve maddî bir hayat olmayıp ezelî ve ebedîdir. Bütün hayatların kaynağı olan hakikî hayattır. Hayat sıfatı, İlim, İrâde, Kudret gibi kemâl sıfatlariyle yakından ilgilidir. Bu sıfatların sâhibi bir zâtın, hayat sâhibi olması zarurîdir. Çünkü ölü bir varlığın ilim, irade ve kudret gibi kemâlâtın sâhibi olacağı düşünülemez. Bunun içindir ki, hayat sıfatını, Cenâb-ı Hakk'ın ilim, irade ve kudret gibi sıfatlarla vasıflanmasını sağlayan ezelî bir sıfattır, diye târif etmişlerdir. Hayat sıfatının zıddı memât, yani, ölü olmaktır. Bu ise Allah hakkında muhaldir. İlim Allah Teâlâ'nın her şey'i bilmesi, ilminin her şey'i kuşatması demektir. Bu âlemi en güzel şekilde, en mükemmel bir nizâm üzere yaratan ve onu idare eden Zât-ı Akdes'in, yarattığı varlığı en ince teferruatına kadar bilmesi gerekir. Zira hakikatı, faydası, lüzum ve hikmeti bilinmeyen bir şey, nasıl yaratılabilir? O halde yaratıcının bir şey'i yaratabilmesi için, evvelâ ilim sâhibi olması, sonra o ilmin icablarına göre yaratması şarttır. Bundan başka, îman ve sâlih amel sâhiplerini mükâfatlandırmak, isyan eden ve kötü yolda olanları da cezalandırmak, ancak bu kimselerin yaptıklarını bütün teferruatı ile bilmekle mümkündür. İlmin zıddı cehil, gaflet ve unutkanlıktır. Bütün bunlar Hak Teâlâ hakkında muhaldir. İrâde Allah'ın bir şey'in şöyle olup da böyle olmamasını dilemesi; her şey'i dilediği gibi tayin ve tesbit etmesi demektir. Allah Teâlâ kâmil bir irâde sahibidir. Bu kâinatı ezelî olan irâdesine uygun olarak yaratımştır. Bu kâinatta olmuş ve olacak her şey Allah'ın dilemesi ve irâde etmesiyle olmuş veya olacaktır. O'nun her dilediği mutlaka olur, dilemediği de asla vücûd bulmaz. Bu hususta Kur'an'da: "Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmederse (yani onu dilerse) ona ancak 'ol' der, o da oluverir" (Âl-i İmrân, 47) buyrulur. Hadîs-i şerîfte de: "Allah'ın dilediği oldu, dilemediği de olmadı" denilmiştir. İrâde sıfatından başka meşîet adında müstakil bir sıfat yoktur. Kudret Kudret, Hak Teâlâ'nın varlıklar üzerinde irâde ve ilmine uygun olarak te'sir ve tasarruf etmesi, her şey'i yapmağa ve yaratmaya gücü yetmesi demektir. Allah Teâlâ'nın sonsuz bir kudret sahibi olduğuna ve her şey'e kadir bulunduğuna, görmekte olduğumuz şu kâinat ve ihtiva ettiği güzellik ve şaşmaz nizam en büyük delildir. Tekvin Tekvin; îcad ve yaratma demektir. Tekvin'i mâdum (yok) olan bir şey'i yokluktan çıkarmak, vücûda getirmek diye îzah etmişlerdir. Tekvin, Ehl-i Sünnet'in iki hak itikadî mezhebinden biri olan Mâtüridîlere göre, ilim, irade ve kudret sıfatından ayrı bir sıfattır. Yine Mâtüridîlere göre, Hak Teâlâ'nın yaratmak, rızık ve nimet vermek, azâb vermek, diriltmek, öldürmek gibi bütün fiilleri, tekvin sıfatına râcidir. Onun eser ve tecellîsi sayılır. Bunlara sıfat-ı fi'liyye (fiilî sıfatlar) da denilir. Kudret ve tekvin, birer kemal sıfatı olup zıdları olan acz, Allah hakkında muhaldir. Eş'arîlere göre ise: Allah'ın tekvin sıfatı diye ayrı, müstakil bir sıfatı yoktur. Tekvin, kudret sıfatının makdûrata (yaratılması takdîr edilmiş şeylere) yaratma ânında taallûkundan ibarettir. Yani tekvin, kudret sıfatı içinde itibarî bir vasıf olmaktadır. Allah Teâlâ'ya Mükevvin isminin verilmesi, O'na, kudret sıfatından ayrı, Tekvin adında bir sıfatın isnâd edilmesini gerektirmez. İcad etmek, yaratmak, bilfiil vücuda getirmek, Hak Teâlâ'nın Kudret sıfatıyla olur. Mâtüridîler Tekvin sıfatını Kudret sıfatından ayrı bir sıfat kabûl ettiklerinden, zâtî ve sübûtî sıfatları 8 olarak sayarlar. Eş'arîlere göre ise bu sıfatlar 7'dir (Sıfât-ı Seb'a). Sem've Basar Allah'ın her şey'i işitip, her işi görmesi demektir. Sem' ve basar sıfatları da Allah'ın ezelî ve ebedî kemâl sıfatlarındandır. Allah'ın işitip görmesine, uzaklık - yakınlık, gizlilik - açıklık, karanlık - aydınlık gibi mefhumlar bir engel teşkil edemezler. O, içimizdeki fısıltıları, kalbden ve gönülden yaptığımız duaları işitir. Hikmetine uygun şekilde karşılık verir. Hak Teâlâ'nın Semî' ve Basîr, yani, her şey'i en iyi işitici ve en iyi görücü olduğu, Kur'ân-ı Kerîm'de defalarca zikredilmiştir. Sem' ve Basar sıfatları birer kemâl sıfatı olduğundan, zıdları olan a'mâlık (görmemek) ve sağırlık (işitmemek) Zât-ı Bârî hakkında muhal olan noksan vasıflardandır. Kelâm Allah Teâlâ'nın harfe ve sese muhtaç olmadan konuşması demektir. Allah Teâlâ'nın kelâm, yani, söyleme, konuşma sıfatı vardır. Bu sıfat ezelî ve ebedîdir. Bu sebeble Allah'a Mütekellim denilir. Kur'ân-ı Kerîm'e de Kelâmullah tabir edilir. Allah'ın peygamberlerine bildirdiği vahiyler, onlara verdiği İlâhî kitablar, mahlûkatına gönderdiği ilhamlar, hep O'nun Kelâm sıfatının bir tecellîsidir.

Allah'ın 99 İsmi Ve Türkçe Anlamları(Esma-Ül Hüsna ), ders ve çalışma notu(KIYMET UZUNKAYA)

Allahin-99-Ismi-Ve-Turkce-AnlamlariEsma-Ul-Husna-
1-ALLAH Her şeyin gerçek mabudu
 2-RAHMAN Dünyada bütün mahlukatı rızıklandıran 
3-RAHİM Ahirette yalnız dostlarına rahmet edecek 
4-MELİK Bütün mevcudatın gerçek sahibi ve hükümdarı
 5-KUDDÜS C.C. Bütün mahlukatı maddi ve manevi kirlerden arındıran
 6-SELAM Her türlü tehlikeden kullarını selamette kılan
 7-MÜMİN Kalplerde iman nurunu yakan ve kullarına güven veren
 8-MÜHEYMİN Bütün varlıkları ilim ve kontrolu altında tutan 
9-AZİZ Sonsuz izzet sahibi olan 
10-CEBBAR C.C. İstediğini zorla yaptıran 
11-MÜTEKEBBİR Sonsuz büyüklük ve azamet sahibi
 12-HALİK Her şeyi yoktan yaratan 
13-BARİ Eşyayı ve herşeyin aza, cihazatını birbirine uygun yaratan 
14-MUSAVVİR Her varlığa münasip şekil giydiren 
15-GAFFAR C.C. Çok affeden 
16-KAHHAR Her şeye galip gelen ve bütün düşmanlarını kahreden 
17-VEHHAP Bol bol hediyeler veren 
18-REZZAK Bütün rızka muhtaç olanları rızıklandıran 
19-FETTAH Her şeyi hikmetle açan
 20-ALİM C.C. Her şeyi hakkıyla bilen 
21-KABİD İstediğinin maddi ve manevi rızkını daraltan
 22-BASİT İstediğinin maddi ve manevi rızkını genişleten 
23-RAFİD İstediği kulunu şeref sahibi iken rezil rüsvay eden 
24-RAFİ Dilediklerinin mertebesini yükselten 
25-MUİZZ C.C. İstediğine izzet veren ve şereflendiren 
26-MÜZİLL İstediğini zelil kılan 
27-SEMİ Gizli açık her sesi işiten
 28-BASİR Her şeyi bütün incelikleriyle gören 
29-HAKEM Hükmeden hakkı yerine getiren
 30-ADL C.C. Tam adaletli, Allah adildir zalimleri sevmez
 31-LATİF Lutfu keremi bol olan 
32-HABİR Her şeyden haberdar olan 
33-HALİM Yaratıklarına son derece yumuşak muamele eden 
34-AZİM Kendisine büyük ümitler beslenen
 35-GAFUR C.C. Kullarının günahlarını bağışlayan 
36-ŞEKUR Rızası için yapılan işleri bol sevapla karşılayan
 37-ALİYY Her şeyiyle yüce olan 
38-KEBİR Varlığının kemaline hudut yoktur 
39-HAFIZ Her şeyi muhafaza eden 40-MUKİT C.C. Her türlü mahlukata münasip rızık veren
 41-HASİB Kullarının bütün fiillerinin hesabını gören
 42-CELİL Yücelik ve ululuk sahibi 
43-KERİM İyilik ve ikramı bol olan 
44-RAKİB Bütün varlıklar üzerinde gözcü
 45-MUCİB C.C. Kullarının dualarına cevap veren
 46-VASİ İlim ve insanı her şeyi içine alan 
47-HAKİM Her şeyi yerli yerinde yapan 
48-VEDÜD İtaatkar kullarını çok seven 
49-MECİD Azamet şeref ve hakimiyeti sonsuz 
50-BAİS C.C. Peygamberler gönderen ve ölüleri dirilten
 51-ŞEHİD Kullarının her yaptığını gören 
52-HAKK Varlığı hiç değişmeden duran, daima sabit 
53-VEKİL Kendine güvenen kullarının işini en iyi yoluna koyan
 54-KAVİY Güç ve kuvveti sonsuz olan 
55-METİN C.C. Hiçbirşey hükmünü sarsmayan ve kendisine güvenilen 
56-VELİY Müminlerin dostu olan
 57-HAMİD En çok övülen ve en çok övgüye layık olan 
58-MUHSİ Her şeyin sayısını bir bir bilen
 59-MÜBDİ Mahlukatı örneksiz ve yoktan yaratan 
60-MÜİD C.C. Mahlukatı öldükten sonra yeniden dirilten
 61-MUHYİ Canlılara hayat veren 
62-MÜMİT Canlı bir mahlukun ölümünü yaratan 
63-HAYY Gerçek hayat sahibi olan 
64-KAYYUM Gökleri yeri ve bütün mahlukatı ayakta tutan 65-VACİD C.C. İstediğini bulan 66-MACİD Sonsuz şan ve yücelik sahibi 
67-VAHİD İsimlerinde sıfatlarında ve fiillerinde ortağı olmayan 
68-SAMED Her şey kendisine muhtaç, O kimseye muhtaç değil 
69-KADİR Sonsuz kudret sahibi olan
70-MUKTEDİR C.C. Her şeye gücü yeten 
71-MUKADDİM Dilediğini öne geçiren 
72-MUAHHİR İstediğini arkaya bırakan 
73-EVVEL Herşeyden önce olan 
74-AHİR Herşeyden sonra olan 
75-ZAHİR C.C. Varlığı apaçık görünen 
76-BATIN Herşeyin iç yüzünden haberdar olan
77-VALİ Mahlukatın işlerini yoluna koyan
78-MÜTEALİ Ali, büyük 
79-BERR Herkesten fazla iyilik yapan 
80-TEVVAB C.C. Bütün tevbeleri kabul eden 
81-MÜNTEKİN Suçluları müstehak oldukları cezaya çarptıran
82-AFÜVY Kullarını çok çok affeden 
83-RAUF Kullarına çok şefkat edip esirgeyen 
84-MALİKÜLMÜLK Hakiki mülk sahibi O dur. Dilediğine verir, dilediğinden alır 
85-ZÜLCELALVELİKRAM Büyüklük, fazl ve kerem sahibi 
86-MUKSİT Bütün işleri denk, birbirine uygun 
87-CAMİ İstediğini istediği şekilde toplayan 
88-GANİY Gerçek zenginlik sahibi ve hiçbir şeye muhtaç olmayan
89-MUĞNİ Mahlukatının ihtiyacını giderip zengin kılan 
90-MANİ C.C. İstediği şeyin meydana gelmesine engel olan 
91-DARR Hikmeti gereği elem ve zarar verici şeyleri yaratan 
92-NAFİ Faydalı şeyleri yaratan 
93-NUR Alemleri, istediği simaları ve gönülleri
94-HADİ Kullarına hidayet veren 
95-BEDİ C.C. Eser ve insanıyla varlığı apaçık görünen
96-BAKİ Varlığının sonu olmayan
97-VARİS Bütün mülk ve servetlerin hakiki sahibi 
98-REŞİD Bütün işlerini ezeli hikmetine göre neticeye ulaştıran 
99-SABUR C.C. Asileri hemen cezalandırmayıp çok sabreden C.C.(Celle Celalühü)

8. Sınıf 2. Ünite Sınava Hazırlık Soru Cevap Çalışma Konuları -1(D.K.A.B), ders ve çalışma notu (KIYMET UZUNKAYA)

HAC  NEDİR: İmkanı olan Müslümanların  zilhicce ayında,  ihram giyerek, arafatta vakfe yaparak, ve Kabeyi tavaf ederek yaptıkları farz ibadete hac denir.  (Hac hem mali hem de bedeni  bir ibadettir.Durumu iyi olan her müslümanın ömründe  bir kere Hac’ca gitmesi farzdır)
 HACCIN FARZLARI NELERDİR: 1-İhrama girmek , 2-Arafat’ta Vakfe Yapmak, 3-Kabe’yi Tavaf  Etmek
 HACCA GİTMENİN ŞARTLARI (FARZLARI) NELERDİR:1-Müslüman olmak. 2-Akıllı olmak. 3-Ergenlik çağına girmiş olmak. 4-Özgür olmak.  5-Ekonomik durumu  yeterli  olmak. Hacca gidecek kişinin borçlu olmaması, kendisinin ve ailesinin yeme, içme ve  barınma  ihtiyaçlarını karşılamış olması.(Bu ihtiyaçlara asli ihtiyaçlar denir) 7-Yol güvenliği bulunmalı, yolda savaş bulaşıcı hastalık gibi güvenlik sorunu olmamalıdır 
İHRAM NEDİR: Hac ve Umre yapacak Müslüman erkeklerin bürünmesi,  giymesi  gereken iki parçadan oluşan  dikişsiz beyaz  örtüye ihram denir. Kadınlar  için de ihram geçerlidir ancak onlar normal elbise ve kıyafetlerini  değiştirmezler Çorap, ayakkabı ve eldiven giyebilirler. Başlarını örterler fakat yüzlerini açık bırakırlar. 
İHRAM GİYMEK NEYİ TEMSİL EDER:Hacda İhram: Allah katında herkesin eşit olduğunu, makam, mevki, para ve zenginliğin geçerli olmadığını,  İnsanın tüm dünyalıklardan benliğini temizleyerek Allah’a  acziyetini, bildirdiğini kendini  Allah’a adadığını temsil eder. 
MİKAT NE DEMEKTİR: Hac yapacak kişinin Mekke yakınlarında  ihramsız geçmemesi gereken sınıra mikat denir. Meke’de Mikat sınırına gelen kişinin kesinlikle ihrama bürünmesi  gerekmektedir.
 TAVAF NEDİR: Kabe sol tarafımızda kalacak şekilde, Hacer-i Esved-in bulunduğu hizadan başlayıp,  belirli dualar okuyarak Kabe’nin etrafını yedi kere dolaşmaya tavaf denir. Kabe’nin etrafında her bir dönüşe de ŞAVT  denir. Yedi ŞAVT  bir tavaf eder.
 VAKFE NE DEMEKTİR: Durmak demektir. Kurban bayramından bir gün önce yani arafe günü Mekke’nin doğusunda bulunan  Arafat dağında  güneş tam tepe noktasına gelip batıya yönelmesi ile beraber başlar ve güneş batıncaya kadar Arafat dağında beklenilir. Arafat’ta Vakfe Yapmak, bütün insanların mahşerde toplanmasını, ilahi mahkemenin kurulmasını, hesabın verilmesini temsil etmektedir.
 SAY NE DEMEKTİR:  “Say” kelimesi; koşmak, hızlı yürümek anlamına gelmektedir. Hac ve umrede Kâbe’nin doğu tarafındaki “Safa” tepesinden başlayarak “Merve” ye dört gidiş, Merve’den Safa’ya üç dönüş olmak üzere bu iki tepe arasında ki  yedi defa yapılan gidiş-gelişe, SAY denir.  Safa ile Merve arasındaki bu yürüme alanı yaklaşık 400 metre uzunluğundadır, bu yürüme alanına MESA denir. Sa’y yapmak vaciptir. Sa’yin aslı, Hz. Hacer’in henüz kendisini emmekte olan oğlu Hz. İsmail için su ararken bu iki tepe arasında koşması hatırasına dayanmaktadır.   
UMRE NE DEMEKTİR: Hac mevsimi dışında yılın herhangi bir zamanında Kabe’yi ve kutsal yerleri ziyaret etmeye Umre denir. 
HAC VE UMRE ARSINDA NE FARK VARDIR:1-Hac farzdır, Umre sünnettir. 2- Hac ibadeti sadece zilhicce(Kurbanın kesildiği ay) ayında yapılır. Umre ise hac mevsimi dışında her zaman yapılabilir. 
KABE NEDİR: ALLAH’ın evidir, Mekke’dedir.  Kabe, Müslümanların kıblesidir. Beş vakit namazlarımızda ve diğer namazlarımızda KABE’ye doğru yöneliriz. Bir rivayete göre Hz. Adem tarafından yapılmış daha sonra Hz İbrahim ,oğlu İsmail’le beraber tekrar inşa etmiştir. KABE’yi çevreleyen alanın bulunduğu mescide,  Mescid-i Haram denir. (Saygı ve hürmet gösterilmesi gereken mescid anlamına gelmektedir).Peygamber efendimizin kabri  ise, Medine’dedir. Kabrinin bulunduğu mescide: Mescid-i Nebi  yada  Mescid-i Nebevi denir
HACCIN İNSANIN DAVRANIŞLARI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ NELERDİR(HAC YAPMAK İNSANA NE KAZANDIRIR): 1-Hac, insanlar arasında ayırımın olmadığını tüm insanların eşit olduğunun bir ifadesidir. Birlikte hac yapan insanlar ALLAH’ın katında herkesin eşit olduğunu anlar. 2-Hac insanları küçük görmeme, onlar arasında ayrım yapmama bilincini geliştirir ve tüm insanlara eşit davranır. 3- Hac ve Umrede dünyanın dört bir tarafından değişik ırk, renk  ve ulustan yüz binlerce insan aynı amaç için bir araya gelirler ve ALLAH’a yönelmenin mutluluğunu yaşarlar. Birbiriyle konuşur, tanışır ve dost olurlar. Bu da aralarında sevgi ,saygı, kardeşlik birlik ve beraberliğin oluşmasına katkıda  bulunur. 4- Hac, mü’minlerin samimi bir şekilde Allah’a yönelerek tövbelerinin kabul edilmesine ve günahlarının bağışlanmasına neden olur. Kutsal yerleri görmek, insana manevi bir heyecan vererek dini duyguları kuvvetlendirir. 5-  Hac ibadeti kişiye; ülkesine döndükten sonra , nefsine, ailesine ve içinde yaşadığı topluma karşı yapmakla zorunlu olduğu bir takım sorumluluklar yüklenmesini sağlar, düzenli ve disiplinli yaşama bilinci kazandırır. Davranış ve hareketleriyle başkalarını üzmemeye çalışır. Kul hakkına saygı duyar. Hac’dan önceki yaşantısında var olan uygunsuz ve kötü davranışları bir daha yapmamasını sağlar
 KURBAN NE DEMEKTİR: Zilhicce ayında belirli nitelikleri olan hayvanı , belirli günlerde kesmeye kurban denir.Vaciptir KURBAN HANGİ GÜNLERDE KESİLİR: . Kurban bayramı dört gün olmasına rağmen ilk üç gün kurban kesilmek zorundadır.
 NİÇİN KURBAN KESERİZ: "Kurban" Allah'a yakınlaşmayı  sağlayan VACİP bir ibadettir. Maksadı Allah'a yakınlaşmak kişinin en sevdiği şeyi (Hz İbrahim’in oğlu İsmail’i feda etmesi gibi) Allah'a feda edebilecek derecede yüksek takva sahibi , samimi bir kul olduğunu sembolle ifade etmesidir.
 HANGİ HAYVANLAR KURBAN OLARAK KESİLİR: 1-Koyun keçi gibi küçükbaş hayvanlardan kesilir(Bir yaşını doldurmuş olması gerekir. 2-Sığır, manda gibi büyükbaş hayvanlardan kesilir(İki yaşını doldurmuş olması gerekir)3-Deveden Kurban kesilir(Beş yaşını doldurmuş olması gerekir). Koyun, keçi gibi hayvanını ancak bir kişi kesebilir ama sığır, manda ve deve hayvanını  yedi ortak kesebilir. Not: Tavuk, horoz, hindi, kaz, ördek gibi kümes hayvanlarından kurban olmaz. Not: Kurban olacak hayvanın yaşını doldurmuş olması, organlarının sağlam, vücudunun sağlıklı olması gerekir.Kurban kesilirken kurban hayvanının kıbleye doğru yatırılması, muhakkak besmele çekilerek ve tekbirlerle  ve hayvana acı, ızdırap, eziyet verilmemesi, kötü muamele yapılmadan kesilmesi gerekmektedir. 
KURBAN KESMENİN BİREYE VE TOPLUMA FAYDALARI NELERDİR: Toplumumuzda sadece yılda bir kez , Kurban Bayramında et yiyebilen fakir ve yoksullar vardır. Kurban kesildikten sonra  üç parçaya ayırırız, bir parçasını evde bırakır,ikinci parçasını komşulara ve misafirlere ikram ederiz, üçüncü parçasını da yoksul ve fakirlere dağıtırız.Böylece kardeşlik, yardımlaşma ve paylaşma duygularımız gelişir, yapılan yardımla zengin ve fakir arasında bağlar güçlenir,toplumsal dayanışmaya katkıda bulunur


Kıymet Uzunkaya


15 Mayıs 2014 Perşembe

7/1 MELEKLER VE AHİRET İNANCI : zeynep zemzem okçu

                     
                                    MELEKLERİN ÖZELLİKLERİ VE GÖREVLERİ

          
  Meleklere iman inanç esaslarından biridir. Melek, Allah tarafından nurdan yaratılmış insan gibi bir vucudu olmadığı için gözle görülmesi mümkün olmayan varlıktır. Kur’an’da meleklere imanın farz olduğunu bildiren ayetler vardır. Bunlardan birinde şöyle buyurulur:
“O Peygamber de kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü’minler de. (Onlardan) her biri, Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı” (Bakara 285)
Melekler, nurdan yaratılmış, nuranî ve manevî varlıklardır. Yemek, içmek, erkeklik, dişilik, evlenmek, uyumak, yorulmak, usanmak, gençlik, ihtiyarlık gibi insanî özellikleri yoktur. Melekler Allah’a isyan etmezler. Allah’ın emrinden çıkmazlar. Hangi iş için yaratılmışlarsa o işi yaparlar. Sürekli ibadetle meşgul olurlar ve bundan dolayı yorulmaz ve sıkılmazlar.
Melekler son derece hızlı varlıklar oldukları için uzak yerlere çok hızlı bir şekilde giderler. Melekler Allah’ın izni ile çeşitli kılık ve şekillere girebilirler. Gaybı ancak Allah bildiği için onlar da Allah’ın kendilerine bildirdiği gayba ait şeyler dışında herhangi bir bilgiye sahip olamazlar.
    Dört büyük melek vardır ve görevleri ise şunlardır;
a-Cebrail; Vahiy meleğidir. Allah’tan aldığı vahyi peygamberlere ulaştırır.
b-Azrail; Ölüm meleğidir. Allah’ın izni ile ecel anı gelmiş olanların ruhlarını cesedlerinden ayırır.
c-Mikail; Doğa olayları ve insanların rızıklarını sağlayan melektir.
d-İsrafil; Kıyamet kopacağı zaman, Allah’ın emriyle sur denilen ve bizce nasıl olduğu bilinmeyen şeye üflemek suretiyle, dünya yaşamının bittiğini ve kıyamet gününün başladığını bildirecek olan melektir.

Ayrıca insanları koruyan ‘hafaza’ (koruyucu) melekler, iyilik ve kötülüklerimizi yazan ‘kiramen katibin’ (yazıcı) ve kabirde insanları sorgulayacak olan ‘münker-nekir’ (sorgu) melekleri vardır. Bunların dışında çeşitli görevleri olan melekler de vardır.